SON MEKTUP
Kurguyu oluşturma anını hatırlamıyorum ama ilk 8 bölümün internete eklenme tarihi : 19 Mayıs 2015
Not : Hikaye içinde geçen parfümler şişeleriyle görselleriyle isimleriyle sloganlarıyla bana aittir ve Son Mektup için özel olarak tasarlanmıştır (Kullanımı yasaktır yani :) ) Ayrıca kullanılan gifler ve resimler hazır değil sahnelerime uyacak şekilde tarafımdan kesip biçip birleştirilerek hazırlanmış görsellerdir.
OKURLA TANIŞMA
Merhaba Yabancı!
Evet senden bahsediyorum.
Bu satırları şu an kim okuyor bilmiyorum ama her kimsen sana "yabancı" diye seslendiğim için sakın bana bozulma tamam mı? Adını bilmediğim için sana bu şekilde hitap etmek zorunda kalıyorum. Lütfen beni bu konuda mazur gör.
Henüz senin kim olduğunu nereden geldiğini hatta neden bu satırlarda gezindiğini bile bilmiyorum. Ama bir şekilde yollarımız kesişti. Belki tesadüfen belki de olması gereken en doğru zamanda…
Bu arada benim adım Meral.
Henüz okumaya başlayıp başlamayacağına karar veremediğin bu hüzünlü hikayenin baş kahramanıyım. Bu da pek iyi bir giriş olmadı öyle değil mi? İtiraf etmem gerekirse senin yerinde olsam "hüzünlü" kelimesini gördüğüm an arkama bile bakmadan buradan kaçardım.
"Kaçmak"
Bu kadar rahat kaçardım dememin bir sebebi var çünkü bu benim şu sıralar en ustaca yaptığım şey. Ben bugün tanıdığım herkesi her şeyi ardımda bırakarak yeni bir hayata başladım. Ne kadar süreceğini bilmiyorum. Tek başıma başarabilecek miyim onu da bilmiyorum ama ailemin arkadaşlarımın sevdiklerimin kısacası bugüne kadar hayatıma dokunan herkesin mutluluğu için onlardan uzak durmalıyım.
Anladığın üzere aslında sevdiklerim bunu bilmese de ben hayatımı tek başıma kurma bahanesiyle istemeye istemeye onlardan kaçıyorum. Bunun da bir sebebi var ama bunu sana şimdi söylemek istemiyorum. Eğer bunu hemen yaparsam senden de kaçmanın bir yolunu aramaya başlayacağım ve ben bunu yapmak istemiyorum. Yani bunun için senin de Selim Bey gibi bir süre beklemen gerekiyor.
Selim Bey kim mi?
Kaçmak isteyip de bunu bir türlü başaramadığım tek kişi.
Mütemadiyen her gece yarın bir daha onu görmeyeceğim dediğim ama buna rağmen kendimi her sabah 07.45'te odasının önünde bulduğum patronum. Aslında ona sadece patronum da dememem lazım. Kendisi aynı zamanda benim gizli ve tek taraflı mektup arkadaşım. Söylediklerim biraz tuhaf hissettirdi değil mi? Merak etme yeni tanıdığım patronuma aşk mektubu yazacak kadar kafayı üşütmedim. Konuşacak kimsem olmadığı için hayata dair bir iç döküş diyelim buna...
Ona gönderdiğim isimsiz mektuplar ve kısa notlar bazen ben odasındayken masasının üstüne bırakılıyor ve ben o anlarda ne yapacağımı gerçekten bilemiyorum. Duyguları hemen yüzüne yansıyan biriyimdir. Bu yüzden de her şeyi açık edeceğim korkusuyla oradan uzaklaşmak için nasıl bahaneler aradığımı bilemezsin.
Odadan çıkmak istememin bir sebebi de o yazdığım satırları dikkatle okurken yüzünde beliren hoş ifadeleri uzaktan izlemek oluyor. Mektubumu okuyup bitirene dek kimsenin kendisini rahatsız etmesini istemiyor ve daha sonra onu kasasındaki diğer mektuplarımın yanına koyuyor. Yazdıklarıma da değer veriyor olacak ki bazen oradaki bir bölümden alıntılar yapıp gülümsememe neden oluyor. Mutlu oluyorum çünkü. Tabii Selim Bey onları yazanın ben olduğumu bilmediği için neden böyle bir tepki verdiğimi bilemiyor olmalı. Bilmesine de izin vermeyeceğim. Veremem.
Şey... Sanırım bugünlük burada kessem daha iyi olacak çünkü daha fazla devam edemeyeceğimi fark ettim.
Peki sen ne yapacaksın yabancı?
Kalıyor musun?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder