3 Mart 2025 Pazartesi

Adın Bahardı / 5.Bölüm (Yazan : NK)

 5. Bölüm : Bir şeyler öğrenebildin mi?

Mert eve dönüş yolundayken Bahar ile Simay'da güzel bir sohbet eşliğinde çay ve simitlerini yiyerek birlikte vakit geçirmişlerdi. Hangi ara kaynaşmışlardı belli değildi. Gerçi Simay'ın da bu tatlılıkla kaynaşmadığı biri kalmış mıydı o da ayrı bir tartışma konusuydu.

Kahveler de içildikten sonra Simay'ın ısrarıyla fincanını kapatan Bahar belli belirsiz bir halde gülümseyerek falını yorumlamasını beklemeye başlamıştı. Sanki anlattıklarından bir şey anlayabilecekti.

"Neyse halin o çıksın falin"

"Ne?"

"Ne bileyim fal bakılırken hep böyle denir"

"İyi madem"

"Bahar senin için çok sıkılmış"

"Bildin"

"Bilirim tabii az önce konuştuk ya... Ama dur şimdi daha derinlere ineceğim asıl o zaman şaşırıp kalacaksın"

"Tamam bekliyorum"

"Şimdi ben bir kalabalık görüyorum da insanlar şey gibi... Ne gibi? Böyle yan yana dizilmiş yukarıdan bakınca kırkayak gibi görünüyor. Bu ne be!"

"Bana mı soruyorsun?"

"Dur çözerim ben bunu da ne saçma bir görüntü o öyle ya!"

"Boş ver o zaman başka ne var?"

"Hee! Anladım. Halay çekiyor bunlar ortalarında da el ele tutuşan bir çift var ama ikisinin de kafaları başka bir yöne bakıyor"

"Bu konuda yorumsuzum çünkü hiçbir fikrim yok"

"Senin derdin yakında çözülüyor bak "T" çıkmış. Tez zamanda demek bu"

"Buna sevindim işte"

"Derdine derman olacak kişinin adında da "T" harfi olabilir tabii. Aman canım hangisi uyarsa bak tuttu diye ona yorarız "

"Başka ne var peki?"

"Başka... Sana bir yol var ama önü kapalı"

Bunu söyledikten sonra sessizlik olmuştu ama sonra sırıtmaya başlayan Simay imalı imalı omuz attığı Bahar'a "Buraya gelmişsin ama geri dönemiyorsun galiba gidiş yolun kapalı. Ay bu önünde kapı gibi durup yolu ulaşıma kapatan zat-ı muhterem kim ki?" deyince Bahar da Mert'i işaret ettiğini anlayıp utanarak "O ne demek Simay? Tamam bu kadar yeter! Sen falı amacından saptırma niyetindesin belli oldu" dedi. Aa! Niye tutuştu ki hemen? Alı var ki alındı derler böylesine.

Simay haline kıs kıs gülerken Bahar da elinden fincanını alıp koşar adım mutfağa doğru gitti. Lavabonun önüne geçip fincanını yıkarken bir yandan da gülümsemesine engel olmaya çalışmıyor değildi. Deli kız neler demişti öyle?

"Film izleyelim mi Bahar?"

"Olur"

"Tamam sen mısır patlat ben de filmi seçeyim"

"Simay..."

"Efendim?"

"Şey... Ben neyin nerede olduğunu bilmiyorum ki"

"Aa doğru ya! Peki... O halde sen filmi seç ben mısır patlatayım"

"Peki"

"Televizyonun yerini bulabilecek misin?"

"Kaybolursam seslenirim Simay"

"Şakacı kız seni! Bak aynı dilden de konuşmaya başladık görüyor musun? İşin kötüsü bu yüzden ağabeyimin dönünce yapacağı ilk iş beni pataklamak olacak"

"Merak etme onun yanında dikkat ederim"

"Yalnız ben seni bayağı tuttum he! Bu aralar yeni kankam sensin Bahar"

"Hmm... Sağ ol diyeyim o zaman"

"İyi bir şey söyledim ya"

"Fark ettim"

Mısırlar patlatılmış güzel de bir film açılmıştı. Yalnız Simay izlemeye dalarken Bahar bir yerden sonra olaydan biraz kopmuştu sanki. Mert'in işe yarar bir şeyler bulup bulmadığını merak ediyordu. Keşke onunla gidebilmiş olsaydı. Hem belki gözüne tanıdık gelen bir şeyler olabilirdi.

Bahar'ın mısır almayı kestiğini fark eden Simay ona doğru bakıp "Ne oldu yoksa filmi mi sevmedin?" diye sordu. Aslında filmde sorun yoktu sadece Bahar dikkatini televizyona vermekte biraz zorluk yaşıyordu. Başaramasa da gülümsemeye çalışarak "Hayır film çok güzel sadece bir an dalıp gittim" dediğinde Simay elini tutup merak etmemesini çünkü ağabeyinin bir şekilde işleri yoluna koyacağını söyledi.

"Ağabeyini çok seviyorsun değil mi?"

"Tabii ki seviyorum. Kızsa da kızmasa da her nazıma her şımarıklığıma katlanan mükemmel bir ağabeyim var. Sence de öyle değil mi?"

"Ne öyle değil mi?"

"Yani fazla iyi değil mi? Aslında bazen insanı gıcık etmiyor da değil. O ne öyle ya misafirden misafire açılan derli toplu salonlar gibi... Salon erkeği diye bunlara mı deniyor acaba?"

Bahar bu son söylediğiyle gülerken Simay'da ona eşlik edip "Gerçi bazı zamanlar yani kızdığında o salon erkekliğinden çıkıyor o zaman da gözbebekleri kocaman oluyor. İşte o anlarda görüş alanından çıkmakta fayda var" dedi. Bahar Mert'in böyle anlarına hiç şahit olmadığı için Simay'ı destekleyen bir yorum yapamamıştı ama yine de gözlemleri doğrultusunda "Mert çok sakin biri gibi gözüküyor. Sanki hiç kızamazmış hep soğukkanlılığını korurmuş gibi bir hali var" demeyi de atlamamıştı. İyi de her insanın da bir sabır noktası vardır sonuçta değil mi? Mert'in de tüm sinirleri alınmamıştır herhalde.

Simay gözlerini kocaman açarak "O halde bir gün ona haber vermeden arabasını alıp kaçmalısın. Gör bak o zaman nasıl sıcakkanlı nasıl mülayim biri oluyor. Kulaklarından burnundan her yerinden dumanlar tütüyor dumanlar!" dedi. Acaba bu kardeşinin ehliyeti olmadığı için böyle oluyor olmasın?

•●●·٠•●●•٠·˙

Bir süre sonra kanepenin bir ucunda Bahar kitap okumaya diğer ucunda da Simay kulağında kulaklık başıyla da şarkıya ritim tutarak arkadaşıyla mesajlaşmaya başlamıştı. Mert ise içerideki durumdan habersiz eve gelerek arabasını park ediyordu. Simay'ın geldiğini bilmediği için Bahar'ın epeyce sıkılmış olacağını da düşünmeden edememişti.​

Arabasından çıkıp alışveriş torbalarını alarak bagajı kapattıktan sonra evine doğru yürümeye başladı ve Bahar'ın uyuyor olma ihtimaline karşı anahtarını çıkarıp yavaşça kapıyı açtı. Açtı açmasına da içeriye girdiğinde Bahar'ın kendisine bakmasıyla ona doğru dönen Simay'ın kulaklığını indirerek "Vay! Ağabeylerin ağabeyi gelmiş hoş gelmiş!" deyip yerinden zıplaması da bir olmuştu.

Simay koşarak üzerine doğru gelirken ona tuhaf tuhaf bakan Mert bu görüntüyle tekrardan dışarıya çıkıp kapıyı da üstüne kapattı. Adamı kendi evinden kaçırdı resmen. Bahar bu yaptığına gülerken Simay kapıya yaklaşıp "Beni görünce heyecan yaptı ondan böyle oldu yoksa geldiğime sevinmiştir. Yani herhalde sevinmiştir" diyerek kapı kolunu kavradı. O esnada Mert kapı önünde derin bir nefes alıp kendi kendisine "Yanlış gördün Mert içerideki kardeşin değil" diyordu. Ama maalesef ki yanlış görmemişti.

Simay kapıyı açtıktan sonra ağabeyinin boynuna atlayıp yanağına da kocaman bir öpücük kondurarak "Özledin mi beni Arslan Bey?" diye soruverdi. Aah! Bunu yapmayacaktı işte. Mert yüzü beş karış halde yanağını omzuna silerek "Sulu sulu öpme insanı en sevmediğim şey!" derken ona bozulan Simay'da ağız burun bükerek Bahar'a dönüp "Oradan bakınca hâlâ sakin ve soğukkanlı gözüküyor mu?" deyip yerine geçti. Mert bunu söylemesine şaşırmıştı. Ne yani Bahar hakkında böyle mi düşünüyordu? Düşünmekle de kalmıyor kendisi hakkında kardeşiyle sohbet ediyordu.

"Senin burada ne işin var küçük hanım?"

"Aa! Ne ayıp ya hem de misafirin yanında"

"Simay!"

"Kızma ya! Annemler beni ceza olarak senin yanına gönderdiler"

"Ceza olarak... Emin misin?"

"Evet eminim. İnanmıyorsan telefon açıp kendin bizzat sor"

"Bizimkilere ne dedin de seni tatil manasına gelen buraya ceza olarak gönderdiler?"

"Hiiiç! Sadece ağabeyimle konuştum bana sizden daha çok kızdı. Ne olur bana içinde ağabeyim olan bir ceza vermeyin diğer türlü her cefaya her eziyete razıyım dedim. Biraz da ağladım galiba ama yalan söylemiş de olmayayım çünkü korkudan değil gülemediğim için kendimi biraz sıkmıştım o yüzden de istemsizce gözümden yaş gelmiş olabilir"

"Bir de yalan söylemeyeyim demiyor mu! Ben şimdi sana ne yapayım?"

"Beni iyiliğinle ez ağabey! Bana o kadar iyi davran ki bu yaptığım şeyden dolayı utanayım"

"Hey Allah'ım! Tam olarak ne yaptın peki?"

"Hay dilimi eşşek arıları soksun emi!"

"Dinliyorum"

"Of tamam! Ben Merve'ye gitmiştim. Gerçekten ders çalışıyorduk orası doğru ama sonra kızlar aradı. Böyle yayık yayık biraz da dalga geçer gibi ne o saaaatlerdir inekler gibi ders çalışıp duruyorsunuz deyince... Eee! Bizde de gurur var yani ne o öyle inek minek!"

"Sadede gel!"

"Kızlar bana Serhan parti veriyor siz neden gelmediniz herkes burada dediler"

"Serhan kim?"

"Ayça'nın erkek arkadaşı"

"Ayça kim ki?"

"Hakan'ın kardeşi"

"Çıldıracağım şimdi ama! Hakan da kim?"

"Hakan şeyin arkadaşı"

"Neyin arkadaşı?"

"Şey... Deniz'in arkadaşı yani benim arkadaşımın arkadaşı"

"Bu Deniz kız mı erkek mi?"

Mert'in sorusundan sonra Simay kısa bir an boş boş bakıp sonra da ağabeyinin kızdığını görünce kaygan bir cevap vererek "Valla kız mı erkek mi o duruma göre değişir" deyiverdi. Cinsiyet bu yahu ne demek duruma göre değişir!

Mert sinirlendiği için eliyle yüzünü kapatıp "Şu an bir şey demiyorum çünkü önce bizimkilerle konuşup kızdıkları şey tam olarak ne onu anlamam lazım. Babam boş yere tavır almaz kesin büyük bir şey yapmışsındır" dedikten sonra aldıklarını yerleştirmek için mutfağa doğru gitti. Görünen o ki Simay'ın bu konuyu en acilinden ağabeyine unutturması gerekiyordu.

Bahar Mert'in kardeşini sıkıştırma tarzını ve Simay'ın da onun karşısında kıvıra kıvıra bir hâl olmasını gülerek seyrediyordu ama bir yandan da kendi mevzusu nedeniyle de meraklanmıştı doğrusu. Acaba gittiği yerde bir şeyler öğrenebilmiş miydi?

"Simay ben gidip Mert'e yardım edeyim olur mu?"

"Yardıma geleyim diyeceğim ama ağabeyim beni görmesin şimdi. Özlesin azıcık"

"Bence de"

Bahar mutfağa girdiğinde Mert'in aldığı sebzeleri sessiz sedasız dolaba yerleştirdiğini görmüştü. Kaşları çatıktı ve canı da biraz sıkkın gibiydi sanki. Haline tavrına baka baka yanına gidip eğildikten sonra torbaların içindekileri çıkarmasına yardım etmeye başladı. Mert onu bu sayede fark edince durmuş göz göze gelince de Bahar korktuğu soruyu sorarak "Bir şeyler öğrenebildin mi?" demişti. Maalesef öğrenmez olsaydım diyeceği şeyler öğrenmişti.

Mert kısa bir an sessiz kalıp sonra da "Öğrendim" dedikten sonra onun meraklı bakışları altında da "Tahmin ettiğim gibi adam ölmemiş. Yaşıyor" dedi. Bahar o kadar rahatlamıştı ki herhalde bunu kelimelerle anlatamazdı. Elini kalbinin üzerine koyup "Şükürler olsun" dedikten sonra Mert'in ifadesine bakarak "Beni tanıyan birine ulaşabildin mi peki?" diye sordu. İşte Mert'in keyfini kaçıran kısım da tam olarak buydu. Başını olumlu anlamda sallayınca onun aksine Bahar'ın gözleri ışıldamıştı.

Genç kız heyecanlı bir tavırla elini onun kolunun üzerine koyup "Kim peki? Annem mi yoksa babam mı? Belki de kardeşim ya da bilmiyorum arkadaşım... Kim?" diye sorarken dişlerini sıkan Mert gözlerini kaçırarak ayağa kalkıp "Nişanlın... Evine gittiğimde nişanlınla karşılaştım. Kaş bölgesinde bir yara bandı ve göz çevresinde de kızarıklıklar vardı. Anladığım kadarıyla zarar vermeye çalıştığın kişi oymuş ama merak etme iyi görünüyordu" dedi. Nişanlın mı?

Bir nişanlısı olduğunu öğrenen Bahar'ın kaşları istemsizce çatılmıştı. Aslında normal şartlarda buna sevinmesi gerekmiyor muydu? Sonuçta Mert ona nişanlını gördüm ve görmekle de kalmayıp onunla konuştum diyordu. Bahar nedenini bilmiyordu ama bunu sevinçle karşılayamıyordu. Aksine korkmuş gibiydi. Onu korkutan endişelendiren şey neydi ki?

Bahar bir nişanlısı olduğunu öğrendikten sonra tuhaf bir hisse kapılmış ve bunu duyduğu an ayağa kalkıp istemsizce geri geri gitmesi de Mert'in dikkatinden kaçmamıştı. Yanına yaklaşıp neyi olduğunu sorarak sandalyeye oturmasını sağlarken Bahar çatık kaşlarla bakmasına rağmen yine de merakını gizleyemeyerek "O...  Nasıl biriydi?" diye sordu. Ne duymayı bekliyordu belli değildi.

Birbirlerine bakıp kalmışlardı. Keşke bunu Mert'e sormamış olsaydı. Onun sessizliği karşısında tereddütlü bir ifade takınan Bahar çaresizce kolunu tutarak "Mert sen onu gördün lütfen bana bir cevap ver. Nasıl biriydi?" diyerek ısrarını sürdürdü. Mert ne diyebilirdi ki? O adam sevdiği kadının nişanlısıydı. Ayrıca düşündüğü şeyi söylemesi ne derece doğru olurdu bilemiyordu. Sonuçta ne olursa olsun Erkan'ı tanımıyordu. Bu yüzden bu konudaki kararı üstünde herhangi bir ön yargı oluşmadan Bahar'ın kendisi vermeliydi.

Mert sorusuna cevap vermek yerine yanında getirdiği zarfı ve kartı cebinden çıkararak ona doğru uzatmış böyle yapması yüzünden de Bahar biraz tedirgin olmuştu. Neden bir şey söylemek yerine kendisine bunları veriyordu ki? O adamla alakalı hoş olmayan düşünceleri vardı da belli etmek mi istemiyordu yoksa?

Bahar elindekilere düşünceli gözlerle birkaç saniye baktıktan sonra bakışlarını Mert'e döndürerek zarfı ve kartı almış onun aksine bakışlarını kaçıran Mert'te canı sıkkın bir halde başka yöne doğru bakmaya başlamıştı. Onda bir haller vardı. Sanki Bahar'ın ulaştığı her yeni bilgi Mert'in huzursuzluğunu daha da çok arttırıyordu.

Bahar önce zarfın üzerine bakıp "Bahar Kaya" yazısına gülümsemiş sonra da tam açmaya çalışırken Erkan'ın kartını yere düşürmüştü. Anlık bir refleksle "Ben alırım" diyen Mert ile aynı anda eğilip karta uzanınca da ikisi de ellerinin birbirine temas etmesiyle durmuştu ama nedense birbirlerine bakmaya çekinmişti. Niye böyle olmuştu ki şimdi?

Tabii bu durum uzun sürmemişti. Mert elini çektikten sonra kartı kastederek "Nişanlın güllerle birlikte gazeteliğine bırakmış" deyince Bahar da bir süre yerdeki karta bakmış sonra da içi sıkkın bir halde onu yerden alarak yazılanları okumaya başlamıştı.

"Özür dilerim Bahar yalvarırım beni affet​

Senden ayrı geçecek bomboş ve anlamsız bir hayatım olmasını istemiyorum​

Beni ara konuşalım​

Erkan"​

Kartta yazılanlar Bahar'a hiçbir şey ifade etmiyordu. Nişanlısı olduğu söylenen bu adam neden kendisinden özür diliyordu ki? Acaba bu Erkan denilen adam yani nişanlısı Bahar'a çok mu kötü bir şey yapmıştı? Gerçi öyle olmasa Bahar neden eline ne geçirdiyse onun kafasına atsın ki? Aman Allah'ım! Bunu yapmış mıydı gerçekten? Yani o gözünde canlanmış olan sahne gerçekten yaşanmış mıydı?

Yaşanmıştı tabii yoksa Erkan'ın alnında neden yarasını gizleyen bir bant olsun ki değil mi?

5.Bölümün Sonu 

Yorum yazma kısmına bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazarsanız beni çok memnun edersiniz ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

Geçmisin Gölgesinde / 10.Bölüm (Yazan : NK)

10. Bölüm : Yağmur... Nevin Hanım sabah saatlerinde gelen telefonun ardından endişeyle ablasının yanına gitmişti. Nergis Hanım'ın doktor...