12 Şubat 2025 Çarşamba

Sil Bastan (Yazan : NK)

SİL BAŞTAN

Bu hikayeyi az önce kitaplarım klasörümde gördüm ve niye yarım bıraktım diye kendi kendime kızdım. Neyse iyi tarafından bakalım belki de o dönemki kafamla değil şimdiki kafamla yazmam gereken bir hikayedir. Çetin Bey karakterini de pek severdim hazır yeniden düzenlerken onu da biraz daha olaya dahil edip rolünü çoğaltayım bari :) 

1.Bölüm : Seni Seviyorum

Soğuk bir kış günüydü. Yavaş yavaş başlayan kar yağışı artık kendini iyice belli etmeye başlamıştı. Bu öyle bir belli edişti ki ağaçların ve yoldan geçen araçların üzeri sanki bembeyaz bir örtüyle örtülmüş gibiydi. 

Dışarıdaki bu hoş manzarayı sıcacık evinin mutfağından izlemek isteyen Oya Hanım da çayı ocağa koyup hemen pencerenin önüne geldi. Boydan boya cam olan pencerenin önündeki minderlere oturup huzur içinde dışarıyı seyrederken de gözü karşı bahçedeki çocukların karla oynadığı oyunlara takılmıştı. Onları izledikçe gözünün önüne kızları Şebnem ile Yasemin'in küçükken bahçede oynadığı oyunlar geliyordu. Zaman ne kadar da hızlı geçmişti!

Yine bir kış günüydü. Yağan yoğun karla birlikte tüm çocuklar dışarıya çıkmış oyunlar oynuyordu. Tabii kızları da. Tüm arkadaşları dışarıdayken onları evde tutmak ne mümkündü? Ama her çocuk gibi onların da bir aykırılığı vardı. Herkes sözleşmiş gibi kardan adam yaparken kızları sırf muzurluk olsun diye kardan tavşan ailesi yapmıştı. Bu da haliyle tüm ilgileri üzerlerine çekmelerine neden olmuştu. Kendileri gibi başkalarını da eğlendirmeyi iyi bilen çocuklardı. Oya Hanım'ın yüzünde eski günleri düşünürken çok hoş bir gülümseme belirmişti.

Düşüncelere de o kadar dalmıştı ki eşinin mutfağa girip çayı fincanlara doldurduğunu bile duymamıştı. Çetin Bey ise yüzündeki tebessümle bir yandan pencere önünde duran bu muhteşem kadını izliyor bir yandan da doldurduğu fincanları eline alıp eşine doğru yaklaşıyordu. 

Bu sırada Oya Hanım eşinin geldiğini cama düşen yansımasından hemen fark etmişti. Gözlerinde ansızın beliren ışıltının sebebi de bu olmalıydı. Ancak eşini görse de arkasını hemen dönmemişti. Aksine gülümsemesini hiç bozmadan yağan kar tanelerini kastedip "Kusursuz güzellikteler değil mi Çetin?" diye sorarak dışarıyı izlemeye devam etti.

Elindeki fincanlardan birini Oya Hanım'a uzatan Çetin Bey eşine sarılıp yanağına bir öpücük kondurarak bu hayatta onun güzelliğiyle yarışabilecek hiçbir şeyin olmadığını düşündüğü için bu soruyu es geçmek istediğini söyleyip pencereden dışarıya baktı. 

Çetin Bey ve Oya Hanım birbirlerine ilk görüşte aşık olup sevgilerini de günden güne çoğaltmayı başarmış bir çiftti. Onlar adeta birbirleri için yaratılmışlardı ve ne kadar şanslılar ki çok genç oldukları bir dönemde tanışıp hemen evlenmişlerdi.

Oya Hanım bu güzel sözler üzerine mutlu ve bir o kadar da şakacı bir halde eşine bakarak "Korkarım ki büyük bir yalancı ile evlenmişim" derken Çetin Bey'de onu her şeyden çok seven biriyle evlendiğini söyleyip gülümsedi ama pencereden evlerine doğru yaklaşan aracı görünce ister istemez yüzünü düşürdü. Hay aksi! Bu çocuk nereden çıkmıştı ki şimdi?

"Sanırım Koray kızımızı görmeye geliyor Çetinciğim"

"Belki de yolunun üstüdür ve sadece geçip gidiyordur. Yani umarım öyle olur"

"Az önceki uysal romantik ve kibar adam bir anda kızını kıskanan huysuz bir babaya dönüştü"

"Ben kıskanmıyorum hayatım sadece küçük kızımın etrafında erkek sinek bile görmeye tahammül edemiyorum"

"Ve buna rağmen kıskanç olmadığını iddia ediyorsun"

"Oya!"

 "Yasemin artık küçük bir kız değil Çetinciğim önce bunu bir kabul etmeye çalışalım olur mu? Ayrıca bu geliş gidişlere de artık alış çünkü geçen gün annesinin de çıtlattığı kadarıyla Koray ilişkileri konusunda oldukça ciddi görünüyor. Hatta belki de yakında genç bir kayınpeder bile olabilirsin"

"Aman Allah'ım! Gözümden bile sakındığım biricik karım beni kalp krizinden öldürmek istiyor"

"Abartma Çetin! Hem Koray'a karşı olan bu acımasız tavrını hiç anlamıyorum. Sonuçta onu çocukluğundan beri tanıyoruz öyle değil mi? Ne kadar iyi bir genç olduğu gün gibi açık"

"Küçükken gazetelerimi alıp ana sayfasındaki her resmin üzerine kadın erkek gözetmeksizin bıyık yapardı. Yani bu söylediğin bende pek olumlu bir etki yaratmadı"

"Babam da aynı senin gibiydi Çetin. O da bir şeye kafasını taktı mı takar geri dönüşü de olmazdı"

"Biliyorum. O yüzden de babanız beyefendi ile çok iyi anlaşmıştık Oya Hanım"

"Doğru birbirinizin aynası gibiydiniz. Ah! İşte tahmin ettiğim gibi Koray bize geliyormuş. Ben gidip kapıyı açayım"

"Böylesine kötü bir havada ne tür bir insan evinden çıkar anlamıyorum"

"Aşık bir insan Çetinciğim... Aşık!"

Oya Hanım yanından ayrılırken Çetin Bey de asık suratıyla perdenin kenarını açmış kendisini belli etmeden evlerine doğru yürüyen Koray'a bakıyordu. Elinde bir çiçek buketi de vardı. Sinsi! Kızının gözünü böyle mi boyamayı düşünüyordu yani? Öyleyse çok bekler o!

 Gözlerini kısıp içten içe sinir olduğu Koray'ı süzerek "Aşıkmış! Gözlerim yaşardı" dese de elindeki bardağa bakarak alaycı bir tavırla "Çayın buharındanmış" demeden edemedi. Oya Hanım kapıya doğru yaklaşırken eşinin kapıya doğru yaklaşan ayak seslerini dinleyen Çetin Bey'in aklına da harika bir fikir gelmişti. O heyecanla "Aslında zili duymamış gibi yaparsak bir ihtimal evde yokuz zannedip gidebilir ya da biz de tam ailece çıkmak üzereydik diyebiliriz. Ne dersin hayatım?" diye seslenince Oya Hanım da gülümseyerek "İyi denemeydi ama bu dediğini yaparsak bunu kızına sen açıklamak zorunda kalırsın" dedikten sonra kapıya açtı ve eşinin aksine sıcacık bir tavırla Koray'ı karşıladı.

"Koraycığım bu ne güzel bir sürpriz!"

"Merhaba umarım rahatsız etmiyorumdur"

Onları dinleyen Çetin Bey "Öyle bir ediyorsun ki!" dese de Oya Hanım'ın "Tabii ki etmiyorsun. Hoş geldin!" diyen sesi eşinin nahoş cevabını örtmüştü. Koray önce "Sizin için" dediği çiçekleri Oya Hanım'a uzatmış sonra da "Her zamanki gibi yine çok hoş görünüyorsunuz" diyerek müstakbel annesinin gönlünü fazlasıyla kazanmıştı. "Sen de her zamanki gibi çok naziksin" diyen eşinin aksine Çetin Bey eliyle kendi kendisini boğup "Kaleyi içten fethetmeye çalışmak he... Bu çocuk beni deli ediyor!" diyordu. Görünen o ki Koray'ı epey zorlu yollar bekliyordu.

İçeriye giren Koray etrafa arar gözlerle bakarken neyse ki Oya Hanım durumu hemen anlamıştı. Onu nazikçe salona buyur edip kendisinin de Yasemin'i çağırıp hemen geleceğini söyledi. Ancak Koray teşekkür edip salona doğru giderken mutfaktan çıkan Çetin Bey ile karşı karşıya gelip olduğu yerde kalmıştı. Ortam resmen buz kesmişti. 

İkisi de birbirlerine bakarken Koray sesi bir miktar içine kaçmış olsa da yine de "Merhaba Çetin amca nasılsınız?" demeyi başarmıştı. Çetin Bey baştan aşağıya süzüp çocuğu iyice gerdikten sonra "Birkaç dakika önce iyiydim!" deyince Oya Hanım "Yani sen gelene kadar" imasında bulunduğunu anlayıp hemen uyarı niteliğinde hafifçe öksürdü. Çetin Bey yan gözle eşine bakar bakmaz sözüne küçük bir ekleme yapmak zorunda hissedip istemeyerek olsa da "Ama şimdi daha iyiyim" dediğinde ortamdaki gergin hava biraz olsun yumuşamıştı.

Oya Hanım dik dik baktığı eşine muzur bir gülüş atarak "Hayatım ben kızımızı çağırırken sen de Koray için bir fincan çay hazırlar mısın lütfen" dedikten sonra Çetin Bey'in kendisine diktiği gergin bakışlarına aldırmadan keyifli bir halde merdivenlere yöneldi. Ne yani bir de kızına talip olma niyetinde olan bu çocuğa çay servisi mi yapacaktı? Ah! Bu bir kabus olmalıydı. Oya Hanım eşinin içten içe "Alacağın olsun Oya!" dediğine adı gibi emindi. Haklıydı da. 

Çetin Bey karşısında heykelmiş gibi duran Koray'a kısa bir an bakıp sonra da durumun tuhaflığıyla zoraki bir şekilde tebessüm ettikten sonra çayı getirmek için mutfağa gitmişti. O sırada Oya Hanım da Koray'ın geldiğini haber vermek için kızına sesleniyordu.

"Yasemin!"

"Efendim anne?"

"Şebnemciğim kardeşin nerede?"

"Küçük bir işi var anne neden sordun?"

"O halde ona Koray'ın geldiğini söyler misin hayatım? Belki o küçük işini çabucak bitirmeye karar verir"

"Mesajın alındı ve posta güvercinin yola çıktı anne"

"Şımarık güvercinim benim"

Oya Hanım salona girdiğinde tedirginlikten tekli koltuğun ucuna oturmuş olan Koray'ı ve onu sorularıyla köşeye sıkıştıran eşini görünce hafifçe tebessüm edip "Çetinciğim ne konuşuyorsunuz canım?" diye sordu. Yanlarına otururken de sadece sohbet ettiklerini söyleyen eşine inanmaz gözlerle bakıp Koray'ı germeden hoşça sohbet etmeye devam etti. Oya Hanım da olmasa Kolay'ın hali gerçekten haraptı.

Çetin Bey eşi gelmeden önce Koray'a daha çok genç olduğundan önünde iş ve hayat anlamında yapacak birçok şeyi olduğundan bahsedip aklında evlilik fikri varsa da bu fikri acilen unutmasını sağlamaya çalışmıştı. Tabii genç adamın her soruya verecek bir cevabı olması da Çetin Bey'i iyiden iyiye sinir etmişti. Neyse ki Oya Hanım tam da böyle bir anda yetişmişti de Koray rahat bir nefes almıştı.

Kısa bir bekleyişin ardından kızlar da salona gelmişti. Şebnem "Selam Koray" dedikten hemen sonra annesinin yanına geçip kolunun altına girerek kendisiyle ilgilendirirken Yasemin gergin görünen babasıyla göz göze geldikten sonra ayağa kalkan Koray'a yaklaşıp "Hoş geldin Koray. Geleceğini bilmiyordum sürpriz oldu" dedi. Onlar kendi aralarında konuşurken Çetin Bey'in de oturduğu yerden gözlerini devire devire "Sürpriz yumurta gibi ne zaman nereden çıkacağı belli olmuyor ki!" deyişi de Oya Hanım ile Şebnem'in kulağına çalınmıyor değildi.

"Çok ayıp Çetin!"

"Kötü anlamda demedim"

"İyi anlamda da demedin hayatım birbirimizi kandırmayalım"

Şebnem kardeşiyle Koray'ın ne konuştuğunu mu dinlesin yoksa anne ve babasının diyaloguna mı katılsın bilememişti. Gerçi sussa iyi olurdu çünkü konu üzerine edeceği olası bir laf babasını iyice kızdırabilirdi. 

O anlarda Koray çekingen bir tavırla gelirken yanında getirdiği torbaya bakıp ardından da geliş sebebini açıklamaya başlayarak "Evinizin önünden geçiyordum ve uğrayıp seni... Yani sizi görmek istedim" deyiverdi. Lafını düzeltmek zorunda kalmıştı çünkü göz göze geldiği Çetin Bey'in tek kaşı bir anda kalkınca Koray'a korku salmıştı.

Koray'ın bu dediğine karşılık gözlerini deviren Çetin Bey imalı bir tavırla eşine bakıp "Bu çay iyi hoş ama reflümü fena halde harekete geçiriyor. Sanırım sonu "ay" ile biten şeylerden uzak durmam gerekiyor" diye diye yerinden kalkınca Oya Hanım'da Şebnem'e kaş göz yapıp "Hadi gidip babanın reflüsü için bir çare bulalım tatlım" dedikten sonra kendisine kısık bir ses tonuyla teşekkür eden Yasemin'e göz kırpıp gençleri salonda baş başa bıraktı.

"Çetin içeride yaptığın şey çok ayıptı!"

"Reflü bir rahatsızlık Oya ve ben bunda bir ayıp göremiyorum. Bu tamamen tıbbi bir durum"

"Senin reflünün sadece Koray'ı gördüğünde açığa çıktığını hepimiz gibi artık o da anlayabiliyor hayatım"

"Anlamasına rağmen sağlığımı hiçe sayıyor demek. Ah! Bu çocuk beni gerçekten deli ediyor!"

"Şebnem bunda gülecek ne var?"

"Özür dilerim anne ama babamın bu hali beni çok eğlendiriyor"

"Ne güzel! Babalık dışında palyaçoluk gibi başka vasıflarımda varmış bunu da öğrenmiş oldum"

"Neşe kaynağımsın babacığım"

"Babanla uğraşma Şebnem! Hem senin de başına gelince bu kadar eğlenebilecek misin onu da yakında görürüz inşallah"

Şebnem annesine muzurca göz kırpıp bu yüzden hiçbir erkek arkadaşını babasıyla tanıştırmadığını söyleyince Oya Hanım gülse de yine de eşini düşünüp kızına susmasını işaret etmişti. Ama iş işten geçmişti maalesef. 

Kızının sözlerinin üzerine kendisini bitik bir halde sandalyeye bırakan Çetin Bey "Sanırım kardiyogumla bir görüşme ayarlamalıyım. Bu kalp iki kız çocuğunu bu zamana kadar iyi idare etti ama artık havlu atmak üzere" dedikten sonra kızının gülüşleri eşliğinde derin derin nefes almış ve eşinin eline verdiği sütü yüzünü büzüştürerek yudumlamaya başlamıştı. 

İçeride ise durumlar bambaşkaydı. Koray'ın kendisi için bir hediye getirdiğini öğrenen Yasemin meraklı gözlerle torbadaki paketi çıkarmasını izliyordu. Biraz huzursuz da olmamış değildi. Aklından bir sürü şey geçerken merakına engel olamayıp "Şey... Koray bugün özel bir gün mü?" diye sordu. Eğer öyleyse Yasemin çok utanırdı çünkü bu konuda hiçbir fikri yoktu.

"Biliyorsun özel günleri hatırlama konusunda pek iyi değilim. Sadece bunu gördüğüm anda aklıma sen geldin. Almadan edemedim"

"Ne kadar incesin"

"Hadi açsana"

"Tamam"

Yasemin gülümseyerek paketi açarken Koray da ona yardım ediyordu. Sonunda paket kağıdını kenara çekip kutuyu açtığında içinden çok güzel bir müzik kutusu çıkmıştı. Yasemin uzun uzun kutuya bakarken merakla hediyesini sevip sevmediğini soran Koray'a dönüp "Sevdim. Hem de çok sevdim. Teşekkür ederim Koray" diyerek Koray'ın müzik kutusunun arkasındaki mekanizmasını kurmasını bekledi.

Müzik kutusundaki hoş melodi ve kendi etrafında dönen balerin sayesinde Yasemin'in gözleri ışıldamıştı. Saatlerce ona bakabilir ve bundan da hiç şikayet etmezdi. Aynı şey Yasemin'i izleyen Koray için de geçerliydi.

Oturduğu yerden göz ucuyla Yasemin ile Koray'ı izleyen Çetin Bey ise yüzünü ekşitip "Kar da iyice bastırdı. Hadi söyleyin de Koray da artık yavaş yavaş evine doğru yol alsın" deyiverdi. Oya Hanım camdan bakıp gerçekten öyle olduğunu söyleyince Şebnem de gülümseyip "Akşam yemeğine Koray'ı da davet edelim mi anne?" diye sordu. Daha neler! Bu fikir doğal olarak Çetin Bey'in hiç hoşuna gitmemişti. Bu yüzden de iki yana da hızlıca salladığı başıyla gözlerini açıp "Bu evin babası benim! O yüzden benim güçlü oyum kesinlikle hayırdan yana" diyerek kızının bu sorusuna hemen itiraz etti.

Eşinin sözünün bitmesini bekleyen Oya Hanım ellerini kurulayıp "Ben de bu evin annesiyim ve bence bu çok güzel bir fikir" dedikten sonra "Harika! Bu evde oyum bile geçersiz" diye söylenen eşini sevgiyle öptü ve "Öyle deme hayatım senin varlığın yeter" diyerek yanından geçip salona doğru gitti. Bu evde kadınların çoğunluğu olduğu sürece Çetin Bey'in esamesinin okunmayacağı açıktı.

Oya Hanım salon kapısından girip kızının elindeki müzik kutusunu görünce onun ne kadar güzel olduğunu söylemeden edememişti. Yasemin'in Koray'ın hediyesi olduğunu söylemesi karşısında da tatlı bir tebessümle "Her zaman çok zevkli olmuşsundur Koray. Tam da Yasemin'e göre bir seçim yapmışsın" diyerek bu akşam yemekte kendilerine katılıp katılmayacağını sordu. O anlarda Çetin Bey de mutfakta fenalıklar geçirerek kendi kendisine "Hayır de!" diye söylenip duruyordu.

Koray tereddütlü bakışlarla Oya Hanım'a bakarken kendisine "Annemi kırma lütfen. Bu akşam yemekte son günlerde oldukça meşhur olan tarifi fırında sebzeli çıtır tavuk var. Bu lezzeti kesinlikle tatmalısın" diyen Yasemin'e gülümseyip Oya Hanım'a da "Yemekleri hazırlarken size yardım etmeme izin verirseniz neden olmasın?" diyerek kendisine sunulan teklifi seve seve kabul etti.

"Harika! O zaman senin için de bir önlük çıkarayım. Belki de gizli sosumu senin hazırlama izin verebilirim"

"Çok mutlu olurum"

Çetin Bey çalışma odasına kızlar da odalarına geçerken Koray ve Oya Hanım yemek hazırlıklarına başlamıştı. Gastronomi mezunu olan Koray işi dolayısıyla yemekler ile çok ilgiliydi. Bu sebeptendir ki Oya Hanım'ın her söylediği ayrıntıyı kafasına kazıyordu. Oya Hanım'da bilmediği bazı teknik detayları ondan öğrenip keyifle sohbet ederek akşam yemeğini birlikte hazır ediyorlardı. Çetin Bey ne kadar söylenirse söylensin Koray'ın bu aileyle olan uyumu tartışılmazdı.

........::::::::____::::::::........

Aşağıda yemek hazırlıkları sürerken Yasemin de odasının penceresinden dalgın dalgın dışarıyı izliyordu. Onun bu hali Şebnem'in gözünden kaçmamış ve bir anda işini gücünü bırakıp kardeşine "Senin neyin var? Koray yalnız kaldığınızda canını sıkacak bir şey mi söyledi?" diye sormasına neden olmuştu.

Yasemin derin bir nefes alıp "Hayır Koray canımı sıkacak bir şey söylemedi. İstese de söyleyemez zaten" dedikten sonra bir an durup ağzında sessizce "Neden bu kadar iyi olmak zorunda ki?" diye geveledi. Bunu duyan Şebnem neden böyle söylediğini sorduğunda Koray'ın hayatın kendisine sunduğu bir armağan gibi olduğunu söyleyen Yasemin çalmayı sürdüren müzik kutusuna boş bakışlarla bakıp öylece kaldı. İyi hoş söylüyordu ama bir terslik vardı sanki.

Kardeşinin yüzündeki ifadeden hiç hoşlanmayan Şebnem müzik kutusunun kapağını kapatıp Yasemin'i yatağa oturtarak gözünün içine baka baka "Sen onu sevmiyorsun!" dedi. Yasemin'in itirazına rağmen bu düşüncesini ısrarla savunan Şebnem şaşkınlık içinde kalırken Yasemin de onu susturup "Koray'ı seviyorum tabii ama bu aralar içimde kötü hisler kol geziyor Şebnem. Her şey o kadar olması gerektiği gibi ki bu beni korkutuyor. Sanki bir anda her şey yerle bir olacakmış gibi" dedikten sonra mahzunlaştı.

Kardeşinin ellerini sıkı sıkı tutup kuruntu etmemesini ve her şeyin yine olması gerektiği gibi devam edeceğini söyleyen Şebnem aniden durup odalarına gelen kokuyu alıp almadığını sordu. Bu soru sonrası ikisi de havayı koklayıp gülümsemişti. Kokuya bakılacak olunursa Oya Hanım ve Koray mutfakta harikalar yaratıyor olmalılardı.

Kızlar apar topar aşağıya inip sofranın hazırlanmaya başladığını görmüş ve yardım etmek için kollarını sıvamışlardı. Oya Hanım'ın Koray ile birlikte hazırladığı akşam yemeği kendisine eşlik eden garnitürler ile beraber sofradaki yerini alınca ortaya seyrine de tadına da doyulmaz bir ziyafet sofrası çıkmıştı.

Oya Hanım hazırladıkları yemeklerden herkesin tabağına servis ettikten sonra yerine geçip eşine de kaş göz işareti yaparak yemeği başlatmasını ima etti. Ancak kafası atık olan Çetin Bey yan gözle süzdüğü Koray'a bakarak uzun uzun konuşmak yerine sadece "Afiyet olsun" diyebilmişti. Şebnem babasının Koray takıntısı sebebiyle sırıtıyor Yasemin'de gülmesin diye kardeşini dürtüyordu. Gülünmeyecek gibi değildi ki.

Leziz yemekler ortamdaki huzur hoş sohbetler her şey o kadar güzeldi ki Oya Hanım gülüşerek babalarına takılan kızlarını ve onlara tüm nezaketiyle eşlik eden Koray'ı oturduğu yerden büyük bir mutlulukla izliyordu.

Koray ile Yasemin'in ara sıra birbirlerine karşı olan hoş bakışları ve Çetin Bey'in kızları Şebnem'e laf yetiştirmeye çalışırken boynunda belirip patlayacakmış gibi duran damarları her zamanki gibi yine gülümsemesine neden oluyordu. Onları o kadar çok seviyordu ki daha uzun yıllar bu şekilde bir arada olabilmeyi umuyordu.

Çetin Bey'in de gözü o anlarda kendilerini izleyen eşine takılmış ve hemen kızıyla atışmayı bırakıp Oya Hanım'ın masada duran elini tutarak birbirlerine gülen gözlerle bakmaya başlamışlardı. Her ikisi de aile kurmak için en doğru kişiyi seçmiş olduğunu düşünüp gülümsüyordu. Ne Çetin Bey Oya Hanım gibi sevgi dolu birini ne de Oya Hanım Çetin Bey gibi ruhunu tamamlayan birini bulamazdı herhalde.

........::::::::____::::::::........

Yemek bitiminde sofra gençler tarafından kaldırılırken evin anne ve babası da salona geçmiş kahvelerini yudumluyordu. Mutfakta ise Şebnem masayı silip örtüsünü örtmekle ilgileniyor Koray ile Yasemin'de bulaşık makinesine tabakları yerleştiriyordu. Yani iş paylaşımı konusunda her şey tıkır tıkır ilerliyordu.

Ancak Şebnem her ne kadar hoş sohbetiyle ortamı neşelendirmeye çalışsa da Yasemin'in suskunluğu illa göze çarpıyordu. Kardeşi gibi Koray'da bu durgunluğa bir anlam verememişti doğrusu. Sanki canını sıkan ama dillendiremediği bir şeyler var gibiydi. 

Koray Şebnem ile olan konuşması biter bitmez Yasemin'in dikkatini kendisine çekmek için onun uzandığı tabağı tutmuş ve göz göze geldikleri anda da "Bugün tam bir aile gibiydik Yasemin. Bu beni ikimiz konusunda oldukça umutlandırdı" demişti. Yasemin ise bu sözleri duyunca huzursuzca dişlerini sıkmıştı. Yine evlilik mevzusu açılacağa benziyordu. Koray en başından beri biraz hızlı gidiyordu sanki.

"Bu konuda biraz aceleci davranmıyor musun Koray?"

"Neden bekleyelim ki? Yoksa beni..."

"Hayır o yüzden değil! Sadece okulum bitene kadar başka şeylere odaklanmak istemiyorum"

"Ben seni seviyorum Yasemin"

"Biliyorum"

"Bir sürü şey söylüyorsun ama bana bir türlü ben de seni seviyorum Koray diyemiyorsun"

"Efendim?"

"Ne zaman seni sevdiğimi söylesem bana ya yarım ağızla ben de diyorsun ya da sadece tebessüm ediyorsun"

"Detaylara bu kadar takıldığını bilmiyordum"

"Benim için çok önemlisin. Bu yüzden seninle ilgili her ayrıntıya dikkat ediyorum"

"Koray sen de benim için çok önemlisin. Sen benim dünümsün bugünümsün..."

"İzin ver yarınında olayım Yasemin"

Gençlerin bu konuşmasından habersiz olan Çetin Bey eşiyle sohbet ederken bir süre sonra salona giren Koray da tuhaf bir halde Oya Hanım'a yaklaşıp "Yemek için ve size yardım etmeme izin verdiğiniz için teşekkür ederim. Sayenizde bugün çok özel bir sos öğrendim. Tabii söz verdiğim gibi içeriği sonsuza kadar bende gizli kalacak ama benim artık gitmem gerek" dedi. Oya Hanım yardımları için teşekkür edip dışarı doğru baktığında karın etkisini oldukça arttırdığını görmüştü. Ve Koray'a dönüp eşinin korktuğu soruyu bir çırpıda soruverdi.

"Tipi başlamış neden bu gece burada kalmıyorsun?"

Çetin Bey hayal kırıklığıyla elini alnına vurup Koray'ın kabul ettiğini söylemesini beklerken düşündüğünün aksini Koray kırılmış gibi yan gözle Yasemin'e bakıp "Teşekkür ederim ama gerçekten gitmem gerek. Aileme çabuk döneceğim konusunda söz vermiştim. Geç bile kaldım" dedi. Bu cevaba çok şaşıran Çetin Bey kendisine bakan eşine eliyle kalmak istememesinin kendisiyle ilgili olmadığını belli edip ayağa kalktı. İlk defa da sıcak bir şekilde Koray'a yaklaşarak omzunu tutup ailesini merakta bırakmamasının doğru olacağını söyledi ve onu kapıya kadar geçirdi. Sonuçta onun en sevdiği Koray bulundukları yerden gitmek üzere olan Koray'dı.

Koray'ın gidişinin ardından kızlar izin isteyip beraber odalarına çıkarken Oya Hanım ve Çetin Bey salondaki şöminenin başına geçmişlerdi. Oya Hanım başını eşinin omzuna yaslayıp "Çok güzel bir geceydi değil mi?" diyerek ateşe bakıp düşüncelere daldı. Onu kollarıyla saran Çetin Bey'in "Siz üç güzel hanımın sayesinde..." demesiyle de eşinin lafını bölüp "Üç güzel hanım ve bir de küçük bey demek istedin sanırım" diyerek Koray'ı da bu güzelliğin içine katmasını istedi. Bu düzeltme Çetin Bey'in yüzünü ekşitmişti tabii.

"Tamam dediğin gibi olsun. Siz üç güzel hanım ve bir de o küçük bey sayesinde çok güzel bir gece geçirdik. Oldu mu?"

"Oldu hayatım. Hep böyle bir arada olalım tamam mı?"

"Ailemizi ayakta tutan sensin Oya sen bu ailenin bel kemiğisin. Sen ne dersen o olur"

"Çetin..."

"Efendim hayatım?"

"Bana bir şey olursa..."

"Oya lütfen yine başlama"

"Olursa dedim. Hastalığım yüzünden iki kere ölümün eşiğine geldik biliyorsun"

"O kötü günleri atlattık. Hayat bir arena ama sen de muhteşem bir savaşçısın hayatım"

"Olsun yine de içimin rahat etmesi için bana bir söz ver"

"Ne sözü?"

"Ne olursa olsun bu aileyi aynı bugünkü gibi ayakta ve bir arada tutacaksın. Söz mü?"

"Oya bana bunu yapma"

"Çetin!"

"Pekala! Ne olursa olsun ailemizi bugünkü gibi ayakta tutacağım. Söz veriyorum hayatım"

"Seni seviyorum Çetin"

"Ben de seni seviyorum Oya. Her zaman da seveceğim"

1.Bölümün Sonu

Yorum yazma kısmına bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazarsanız beni çok memnun edersiniz ;) 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

Geçmisin Gölgesinde / 10.Bölüm (Yazan : NK)

10. Bölüm : Yağmur... Nevin Hanım sabah saatlerinde gelen telefonun ardından endişeyle ablasının yanına gitmişti. Nergis Hanım'ın doktor...