Güzel Kaçak / Final Sonrası Şebnem'den Okurlara Veda
Merhaba ben Şebnem!
"Dın dın dın... dırı dırı dınıın" diyerek şarkıya etkili bir giriş yapmayacağım korkmayın.
Sadece bendeniz nam-ı diğer "Güzel Kaçak" diyeceğim.
Bu ismi hak etmek için neler yaşadığıma bizzat şahit oldunuz.
Bu yüzden o tatsız zamanları yeniden hatırlamaya hiç ama hiç gerek yok.
Tek diyebileceğim şey ablam dışında hiçbir Çetiner ile bağlantım kalmadı.
Ailem beni tamamen sildi ve bunca yıla rağmen hâlâ bir araya gelebilmiş değiliz.
Bunun için senin özel bir çaban oldu mu derseniz eğer hayır olmadı.
Sanırım hatalarını anlamalarını ve biz yanıldık demelerini bekliyorum.
Her neyse...
Şükürler olsun ki artık soyadım Çetiner değil.
22 yıl önce...
Evet evet yanlış duymadınız tam "22 yıl" önce sizlerin de şahitlik ettiği gibi Kerem ile evlenip onun soyadını alarak resmi kayıtlarca Şebnem Günsürlüğe terfi ettim.
Kerem'e büyük bir destek alkışı istiyorum çünkü benim gibi kaçık bir kadına rağmen bunca zamandır hâlâ kalbi bir kere bile olsun teklemedi.
Sanırım benim ona onun da bana karşı hissettiği aşk kalbini her daim genç tutup onu koruyor.
Bir nevi Kerem'in dil altı hapı gibiyim yani.
Bu arada artık sadece iki kişi de değiliz.
Cem adında bir oğlumuz Deniz ve Defne adlarında da dünyalar güzeli ikiz kızlarımız var.
Kızlar aynı ben oğlan da aynı babası.
Cem ve Deniz ile birlik olup Kerem'i çokça çıldırtmışlığımız vardır.
Üçümüzü bir arada görünce yine başıma ne iş açacaklar diye düşünüp adeta kaçacak delik arıyor.
Onlar da benim gençliğim gibi biraz ele avuca sığmaz çocuklar.
Ama Defne'miz babasına toz kondurmaz.
Ne muzurluk yapacaksak ondan gizli yapıyoruz çünkü illa gidip babasına yetiştiriyor.
Duymasın ama Kerem'in ev içindeki gizli muhbiri de o.
Benden kaçar mı? Kaçmaz!
Ama bilmiyormuşum gibi yapıyorum.
Böylece daha çabuk tongaya düşüyorlar.
Kerem baba olacağını ilk öğrendiğinde öyle büyük bir mutluluk yaşadı ki anlatamam.
Hatta bebeğimizi ultrasonda her görüşümüzde gözleri doluyor sonra da bana hissettirmemeye çalışarak gözlerindeki yaşı akmadan önce siliyordu.
Bu kadar duygusal olduğunu bilmiyordum doğrusu.
Onu bu kadar mutlu edebildiğim için çok seviniyorum çünkü o da beni çok mutlu ediyor.
Sen de benim iyikimsin Kerem Günsür.
Seni çok ama çok seviyorum Gamzeli Adamım!
Onunla ilk tanıştığımda asla bu noktaya gelebileceğimizi düşünmemiştim.
Zor da olsa bir aile kurmayı ve o aileyi de birlikle beraberlikle idame ettirmeyi başardık.
Etrafımızda bize destek olacak bir sürü güzel insan olması da ayrı bir şanstı tabii.
Bizim hemen ardımızdan Aslı ile Ümit de evlendi ve ailemiz onların çocuklarının da katılımıyla koskocaman oldu.
Hmm... Kötü haberlerimde yok değil.
Bu süre içinde Hasan babamızı ve Mukaddes teyzemizi maalesef kaybettik.
Tek tesellimiz yaşadıkları süre boyunca aileleriyle çok güzel zamanlar geçirip torunlarıyla da o güzellikleri taçlandırabilmeleri oldu.
Zor zamanlardı ama biz her zaman olduğu gibi birbirimize kenetlenip bir nebzede olsa üstesinden gelmeyi başardık.
İkisi de nur içinde yatsın. Dualarımız her zaman onlarla olacak.
Fiko Bey'in akıbetini merak edenleriniz varsa söyleyeyim.
Henüz onu öldürmedim. Bizim dili bozuk paçalı horoz hâlâ hayatta yani.
Hatta gelecek hafta Şirin ile 20. evlilik yıldönümlerini kutlayacaklar.
Çok da tatlı bir kızları var. Adı da Ecem Naz.
Neyse ki babasına zerre kadar benzemiyor.
Huyu da kaşı gözü de aynı Şirin! Hık demiş burnundan düşmüş o kadar yani.
Verilmiş sadakası varmış anlayacağınız.
Bizim aramızın düzelip düzelmediğine gelecek olursak eğer değişen hiçbir şey yok.
Ben onun için hâlâ "Sarı Çıyan"ım o da benim için hâlâ "Papyonlu Penguen"
Ama ne olursa olsun birbirimizi sevdiğimize inanıyorum.
Sadece bunu belli etmekten hoşlanmıyoruz o kadar.
Kerem yıllar içinde restoran işini iyice büyüktü.
İnanmayacaksınız ama Fiko Bey'de o restoranın epeyce tanınmış bir şefi oldu.
Bunu nasıl becerdi inanın bilmiyorum ama restorana sırf onu yemek yaparken izlemek için gelenler bile var.
Bazı günler restoranda kendisi için özel ayrılan köşesinde insanlara görsel şovlar yapıp hızlı ve pratik yemekler hazırlıyor.
Hani böyle alevli malevli artistik bir şeyler.
İnsanlar tuhaf bir şekilde onu izlemeye bayılıyorlar.
Bayılırlar tabii sonuçta yemek yapan bir kelaynak kuşu görmek herkese nasip olmaz öyle değil mi?
Hasan babanın kurduğu restoran da hâlâ onun anısını yaşatacak şekilde işletilmeye devam ediyor.
Kerem orayı hiç bırakmadı ve ilgisini de hiçbir zaman kesmedi.
Hatta her ayın ilk pazar günü tüm eski ve yeni müdavimlerimizi misafir edip eskileri yad ediyorlar.
Bu babasına karşı vefa borcu gibi geliyor olmalı.
Bunu yapması Nurten anneyi de çok mutlu ediyor çünkü bu şekilde Hasan babayı da unutmamış yaşatmış oluyoruz.
Seni hep kriz ortamlarında Nurten annenin yanında rahat rahat uyurken hatırlayacağım güzel yürekli babacığım.
Yaşanan kayıpları saymazsak eğer herkesin keyfi bir şekilde yerinde anlayacağınız.
Mutluyuz ve bu mutluluğumuzda günden güne katlanarak büyüyor.
Çocuklar büyüdü ve onların dertleri istekleri her zaman zirvedeki yerini koruyor.
Artık onlarda kendilerini "Bir Sevda Masalı"nda uzun uzun anlatırlar.
O zamana kadar kendinize iyi bakın ve de hoşça kalın efendim!
"Şebnem..."
"Ne oldu Kerem?"
"Fiko'nun giderken fırınlamanı söylediği turtalar hazır mı?"
"Turta mı?"
"Bu yanık kokusu da ne?"
"Eyvaaaaah! Ben onları fırında unuttum"
"Şebneeeem!"
"Hıııh! Affedersin Kerem!"
SON
Bu zamana kadar hikayemi takip eden tüm "Güzel Kaçak" okurlarına desteklerinden ötürü teşekkür ederim. Umarım keyifle okuduğunuz bir hikaye olup yüzünüzü gülümsetmeyi başarabilmiştir. Bir de sizden ricam lütfen hikayelerimden düşüncelerinizi belirtmeden gitmeyin de bu hem size hem de bana bir anı gibi kalsın. Diğer hikayelerimde görüşmek dileğiyle ;)
Güzel Kaçak
Yazan : NKitap (DiziTadında Hikayeler)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder